Nilüfer Bölükbaşı

Kalpleri kör, akılları sağır eden bu kent yaşamından ve ayrılığın yürekleri dağlayan özleminden kaçmak için attı  kendini  çocukluğunun bahçelerine.
Babasının yetiştirdiği nadide güller karşıladı  kapıda onu. Glayöller buyur etti içeri.
Koştu sarıldı  meyveye durmuş gelin eriğe. Kıskandı çiçeğe kesmiş Japon elması. Eli ona da uzandı.
Arka  koruluktaki patika  yoldan okula giderken elinde öğretmenine mor menekşeler, dönerken annesine yabani siklamenler vardı.
Etrafında kediler, köpekler koşardı.
Yanıbaşındaki gölde, bakınca suyunun aynasına, saçları yemyeşil, gözleri çakmak çakmak parlardı.
Ağzıysa bir zeytindi barış türkülerine sevdalı.
Suya bir daha baktı. Alnındaki nilüferleri ona kim taktı anlamadı.
Onların rengi, kokusu ve efsaneleriyle esrik buldu kendini  ODTÜ ‘de.
Çiçekler ve resimler kaldı çocukluk bahçelerinde.
Yitirilen her şey gibi, bir gün buluşma özlemi vardı elbet içinde.
Yıllarca çocuklara matematik öğreten o, eşi Eren ve kızı Ekin ‘in desteğiyle buldu kendini tuvalin önünde, çocukluğunun düş bahçelerinde.
Bir yıl Soner GÖKSAY, dört yıldan beridir de Hasan RASTGELDİ Atölyesi’nde ürettiği resimleri paylaşmak istedi sanatsever dostları ile.
“Bir  matematikçiden ressam olur mu bilemiyorum” dese de  doğayı, onu tuvale aktarmayı ve o eşsiz senfoninin içinde kaybolmayı çok seviyor…
Var mısınız Lotus ‘un kokusunu paylaşmaya?

ŞENGÜL KIRAN

Did you like this? Share it!

0 comments on “Nilüfer Bölükbaşı

Comments are closed.